Ruhun Yaylılarla Doyması

Bir Kariye bir de Aya İrini İstanbul'un en sevdiğim kiliseleridir, hele de Aya İrini'de konser dinlemenin keyfi paha piçilemez. Dün gece İKSV Müzik Festivali kapsamında Aya İrini'de konserdeydik. Ne kadar konser programından dolayı ikinci bölüm beni heyecanlandırmasa da, ilk bölüm harikaydı.


Bilkent Senfoni Orkestrası ve kemanda Nicola Benedetti vardı. Konser, orkestranın Mikhail Glinka'nın Ruslan ve Ludmilla Uvertürü'nü çalmasıyla başladı.  İkinci bölüm için Tchaikovsky'nin Re Majör Keman Konçertosu, Op. 35'i çalmak üzere, kırmızı saten elbisesiyle solist Nicola Benedetti geldi. O nasıl bir enerjidir, o nasıl bir sevimliliktir anlatamam. 1987 doğumlu Benedetti, bu genç yaşına rağmen bir çok ödül almış. Sanatını icra ettiği keman, 300 yıllık, Jonathan Moulds'un izniyle 1712 yılı yapımı bir Earl Spencer Stradivarius. Altta, aynı kırmızı elbisesiyle başka bir konserden fotoğrafında gördüğünüz gibi pek de güzel  hanımkızımız.


Tchaikovsky'nin ardından çokça alkışlanan Benedetti'yi sonunda bis için ikna ettik. Biraz düşündükten sonra Bach'dan Partita in D minor, Sarabande çalınca nasıl mutlu oldum yanımdaki seyirciler şahitimdir.
Bis'in ardından ara oldu ve aradan sonra Nikolai Rimsky-Korsakov'un Şehrazat Senfonik Süiti, Op. 35'i başladı. Zaten eseri sevmem, hele de keman sololar, Tchaikovsky ve Bach üzerine hiç olmadı. Bir ara Aya İrini'nin içinde yaşayan güvercinler de bu düşüncemi destekledi. Konsere sesleriyle gölge düşürmeye çalışsa da, kazasız bir şekilde konser sonlandı.

Geceleri Sultanahmet etrafı pek güzel olur, sokaklarda dolaşmanızı, aralarda, teraslarda, Turing'in restore ettiği butik otellerin bahçelerinde bir şey içip keyifle rahatlamanızı tavsiye ederim.

2 yorum :

Gamzegül dedi ki...

Bende bir gezme meraklısı olarak değişik yerleri görmeyi çok severim

euphrates dedi ki...

O zaman daha çok gezmeli. :)