Şiirin Arkeoloğu

Sanırım 7-8 yıl oldu onun ilk şiirini okuyalı hangisiydi anımsamıyorum. Ondan sonra tüm yazdıklarını takip etmeye başladım. O, Birhan Keskin. Çok şiir sevmem, tıpkı onun dediği gibi ihtiyaç dahilinde okurum, ruhum onun şiirine ihtiyaç duydu mu, zaten tüm sinyallerini verir.

Sabahın erken saatlerinden beri bir proje için çalışıyorum, eski bir defterimin kalan arka sayfalarını kullanmak için açtığımda işte bir şiir çarptı gözüme: Güneş Yıldız

"yol uzun, güzergâh zorlu; ne demeliyim?
zarif kardeşim benim,
seni aldım yanıma, ikizimi almış yürüyor gibiyim.

sana yıldız sana güneş mi demeliyim,
günümde hayret gecemde hayret istedim
yer yer senin gibiyim ben yer yer kendim.

insan olan yerlerim çok ağrıyor,
olsun, yine de sen kapanma, bu sıra benim,
yerine bırak ben incineyim."

Sene 2005 ya da 2006, şirket o zaman Çağlayan'da. Kitabı bizim siteden almışım, yürüyorum o gün eve, kitap yanımda ve merakla okumak istiyorum. Sanırım henüz Şişli'ye gelmiştim, hemen etrafta kitabı okuyacak yer bulmaya çalıştım. Bir yere girdim, bir kahve söyledim ve Ba kitabı aktı. Tıpkı şairin su /şelale metaforunda olduğu gibi...

"Dilimde yarım bir hece gibi kalan babamın güzel hatırası için"diyordu ithaf kısmında. İthaf dahi, onun insan olan yerlerinin en kıymetli göstergesiydi. Defalarca şiirlerini okudum ve her defasında farklı anlamlara adım attım.

Biliyorum, dünya bu hızla dönerken, Birhan Keskin şiirine hep ihtiyacım olacak, beyaz giydiğim günlere inat içimdeki narı hep dürtecek...

0 yorum :