Theodoros Angelopoulos


Sene1996 filan, her genç gibi üniversiteye hazırlık için kursa gidiyorum. Yine bir Cuma günü kurstan bayılmış, son dersimi kırmış,  Beyoğlu Sineması'na Ulysses' Gaze'i izlemek için koşmuştum. Cidden koşmuştum, kan ter içinde bileti alıp, içeriye girdim, film tam başlamak üzereydi. Beyazperdede jenerik akmaya başladı. Bir gariplik vardı ama... Ne Yunanca bir şey yazıyor, ne de Harvey Keitel'in ismi geçiyordu. Bir sıkıntı olduğunu fark ettiğimde film başlamıştı: Kevin Kline ve Meg Ryan'lı  French Kiss ! İlk 20 dakika, şokumu atlatamamıştım. Ama o günden sonra Cuma günleri hep seansları tekrar kontrol edip sinemaya gittim .

Ulysses' Gaze'i ertesi gün Pera Sineması'nda izlemiş ve filmden çok çok etkilenmiştim. O zamanlar Minolta SLR makinamı yeni almış, fotoğraf çekmenin büyüsüyle vizöre bakıyordum. Angelopoulos'un dünyası, 17 yaşındaki bir kıza neler anlatıyordu işte şu yaşlarımda sanırım bunu daha iyi anlıyorum.

Yıllar ilerledikçe ve Angelopoulos yeni filmler çektikçe ben hep o sinemalara koştum. Film müziklerinin anası Eleni Karaindrou'nun bestelerini dinledim. 2001 İstanbul Film Festivali'nde Emek Sineması'nda gösterilen eski filmlerinin (Arıcı, Kumpanya vs.) takipçisi olmuştum. Ama şimdi Emek Sineması da yok!

Bir sinema yönetmeni öldüğünde, sadece yeni filmler çekemez. Geride bıraktığı yapıtlar, bakidir. Ben de Kumpanya (O Thiasos) filmiyle uğurluyorum usta yönetmeni... Sinemanın arkeologlarından birini...

5 yorum :

zero dedi ki...

Yeni bir festival dönemi yaklaşırken, onun yeni filmlerini beklerken, yaşına rağmen daha hala biz izleyici olarak, o yönetmen olarak paylaşacağımız çok film var sanırken... Sinemanın şairi diyorum ben ona. iyi yolculuklar olsun!

euphrates dedi ki...

Kumpanya filmi için şöyle söylemişti:

"Yunanlılar, ölü taşları okşayarak büyüdüler. Ben mitolojiyi yükseklerden indirip doğrudan doğruya halka getirmeye çalıştım."

Tam da bu, senin dediğin gibi Zero: Sinemanın şairi, arkeoloğu...

İki Kum Tanesi dedi ki...

Sinemayı severim ama aşırı ilgim yoktur. Bu ismi iyi biliyorum , çok tanıdık,çocukluğumdan bir şeyler olduğunu hatırlayabiliyorum. Ve mazur görün beni, bu ismi bir siyaset adamı falan gibi anımsıyorum, iyi mi. Oysa kulağıma çok aşina neden bilmem. Sayende işin aslını öğrendim. Herşeyi bilmek gerekmiyor dimi :)) Sağolasın. Müzik ne hoşmuş öyle.

euphrates dedi ki...

Pek tabii Füsun. Herkes her şeyi elbette bilemez. Bence meraklı olmak önemli olan, merak iyi bir şey, senin de blogunda bu gayet belli oluyor ;)

Emre Göksoy dedi ki...

Çok büyük ustaydı. Ruhu şad olsun. Sahne yaratmakta, onları sinemaseverin hafızasına nakşetmekte O'nun gibisi gelmedi. Doğu avrupa ekolünün tarkoski ve kieslowski ile birlikte üç devinden biri. Diğer yandan da Majid Majidi ile birlikte benim için Anadolu'nun öz evladı gibi. Ionialı sol Farsi sağ elimden tutmuştur.