Radio Tarifa Adımları

Bugün işten eve yürürken neden bu kadar mutlu olduğumu şu an anladım. Hoş, genelde hep yürürken keyfim yerinde de. Sonuç olarak tam 14 gündür işten eve yürümediğim kayıtlara geçsin lütfen. Yağmur da yaptı güzelliğini, tam saatinde kesti muslukları. Mis gibiydi sahil yolu. Hele de bir haftadır tutuk bir insan olarak bu hareket harika hissettirdi. Bu yürüyüşte bana çok uzun süredir dinlemediğim Radio Tarifa grubu eşlik etti. 1997 yılında çıkardıkları bu Rumba Argelina albümlerini bir ara kazı yollarında ezberlemiştim. İşte bu albümden pek sevdiğim Oye China şarkıları aşağıda dinlemeniz için sizlerle.

Endülüs rüzgarınız Sin Palabras gibi olsun...

İstanbul Arkeoloji Müzesi Kedileri III

Serimize devam. Osman Hamdi Bey Yokuşu'ndan çıkarken müze binasının dışından bir görünümle karşınızdayız. Sizce de "Ben tahtımda güneşleniyorum" demiyor mu asilzade?



Du nord au sud

Gecenin şarkısı ya da işte uykusuzluğun şarkısı bugün bu: Du nord au sud
Eski bir şarkıdır, eski dediysek zaten hep eskilerden gidiyoruz da, hani geçmiş 10 yıl şarkılarından. Fransız menşeli Louise Attque söylüyor ve beni kuzeyden güneye sarıyor. Buyrun bakalım sizi de saracak mı yaylılar?

Hayat kısa kuşlar uçuyor

Mesai sonrasi bir şeyler içip kafamdakileri atıp temiz temiz eve gelmiştim ki, değerli arkadaşımın Hable Con ella filminin muhteşem müziklerinden Caetano Veloso'dan Cucurrucucu Paloma paylaşımıyla dünyam şaştı. Tam da uzun yıllardır Cemal Süreya'nın dilimde olan "Hayat kısa kuşlar uçuyor" dizesini, bugün sabah öğrendiğimiz son yolculuk haberiyle perçinlemişken...

Su perisi Daphne'nin mitosunu bir yerlerden kesin duymuşsunuzdur. Apollon aşık olur Daphne'ye, aşkla koşar peşinden, peri kızımız ürkektir, koşmaya başlar. Koşar, koşar korkudan ve yorgunluktan dermanı kalmaz ve toprak anaya "lütfen beni içine al" diye yalvarır. Toprak ana dileğini kırmaz ve ondan defne ağacını yaratır. Kökler köklerinden dallar dallanır, Daphne dallarından mis kokulu yapraklar filizlenir, tıpkı diğerleri gibi, tüm toprak anaya erken gidenler gibi. Defne gibi, neşesini kazırsan hüzün fışkıran toprak gibi...

Uzun süredir izlemiyorum Hable Con ella'yı ama Raquel'i her daim kalbimden dinliyorum. Benim için kendisi yolcukların en uzunun müziği ya da yeniden doğuşun... Film iyidir, bence Almo Abi'nin de en iyi filmidir. Pina Bausch ve onun tek harekette çok şey öykülendiren dansı ise filmin mil taşıdır. 

Hülasa; "hayat kısa kuşlar uçuyor"

Sabır Ana burada der ki: Dünya kendi ekseninde dönerken ve siz de buna "sağlıkla" tanık olurken kendinizi üzmeyin. Üzme kendini sen de, kaportalar öyle kolay delinmez.

Sağlıcakla kalın!


Beynimi kaşıkla yedim!

Saat olmuş 02:00, benim beynim olmuş kaşık. Yarın teslim etmem gereken ödevin konusu Prehistorik Dönem Kemik Kaşıkların Teknolojisi. Uzun süredir Avrupa kültürleri olsun, Anadolu olsun "bone spoon" anahtar kelimesiyle yatıp kalkıyorum, hoş bu aralar pek yatmıyorum ya...
Google'da bir görsel arayışındayken karşıma bu fotoğraf çıktı. Hazırladığım sunumla alakasız olan bu fotoğraf, bir o kadar da benim beyin hücrelerimi ifade ediyordu. Yani sanırım... Neyse az kaldı, bitti bitecek, yarın teslim ettikten sonra bir süre kaşık görmeyi istemiyorum, hatta çorbayı dahi pipetle içebilirim, o derece. Akşam ofiste çorba içtiğim platik kaşığı dahi İlk Neolitik evre ile analoji yapmak da niye? Silkinerek kendime geleceğim, söz.