İstanbul'un Sokak Köpekleri

31. İstanbul Film Festivali'nde izlediklerim arasında belgeseller de vardı. Festival listelerimin vazgeçilmezleri olan belgesellerden birini özellikle çok merak ediyordum. Pek severek okuduğum İstanbul'un Köpekleri kitabının yazarı Catherine Piguet, bu belgeseli yaratandı. Yönetmen koltuğunda da Hayırsız Ada animasyonuyla Cannes'da da ödül alan: Serge Avedikian.

Bir öğlen tatilinde belgesel çekim ekibini Beyoğlu'nda görmüştüm. Ekipte yeralan arkadaşım Tolga'ya heyecanımı belli etmiş:"Şu sokaktaki kara köpeği de çekin, buradaki sarı köpeği de çekin" diyerek kendimce tanıdık simaların adreslerini vermiştim. Film çekildi ve sonunda beyazperde de izleme vakti geldi. Her gün selam çaktığım, bir dolu fotoğrafını çektiğim Sehpa belgeselin yıldızıydı.

Yönetmen Avedikian, bir röportajında, şehri köpekler sayesinde öğrendiğini söylüyor. Bir turistin, hatta belki İstanbul’da yaşayanların çoğunun göremeyeceği yerlere gitmiş onların peşinden. Tam da benim gibi, onlarsız bir İstanbul düşünemiyorum, ama iyi olmalarını istiyorum, aynı yerlerde aynı mutlu ve sağlıklı bir biçimde görmek istiyorum. Bu büyük bir istek mi? Bence hayır! İstanbul, biz insanların olduğu kadar onlarında da patilerini basa basa yürüyeceği bir şehir!

İşte benim objektifimden İstanbul Sokak Köpekleri yeni albümü karşınızda!

Onu daha önce buradan hatırlarsınız, Çırağan - Beşiktaş dolaylarından bir dost.


Sarışın arkadaşıyla sabah dedikodusunda...

Taksim AKM önü, sanatsever köpeği, yıllardır oraları bekliyor.


Burgazada'nın iskele ekibinin en kızılı, yirim.

Tophane Gülü, yıllardır orada yokuşu çıkarken solda görürsünüz. Ceyda ile meşk içinde...

Sevgilim! Bir sabah görmesem meraklanıyorum, İstiklal Caddesi'nin girişinde...

Beni görünce, başlar oyuna. (Blogun yıldızlarından biri kendisi)

Patiler de havaya: Çak dostum!

Burgazada sakinleri'nden kendisi...




Sevgi gördü mü, memişler fora...

Adalardan bir yar sevdim; uykucu mu uykucu...

Kilise duvarı bekçileri, Burgazada

Biri bana mı seslendi? (Beşiktaş, iskele civarı)

Patilere dikkat! (Burgazada) 


Bilge köpek! Tepebaşı, Pera Palas Oteli civarı

"Bu kuru mamalar pek lezzetsiz, bana şuradan bir kıymalı börek alsan!" (Sarıyer)


Ave

Bulgaristan topraklarından bir filmdi Ave. Yaşam, kaçış, aşk ve ölüm üzerine soluduğumuz "hayat" gibi gerçek bir öyküydü. Filmden önce, yönetmen Konstantin Bojanov izleyicilere: "Böyle güzel havada, hele de Pazar günü saat sabahın 11'inde filmimi izlemeye geldiğiniz teşekkür ederim." dedi. Haklıydı da, ben günlerdir tüm özel yaşantımdan, uykumdan feragat edip filmden filme koşuyorum, bir çok sinefil gibi. Ama sevgi böyle bir şey işte, sevince insan emek veriyor, veriyor, veriyor...


Yol filmlerini çok severim; yol almayı sevdiğim kadar. Ave'de bir yol filmiydi. Bulgaristan topraklarında yol aldık, ölümler gördük, hayattaki roller ve yalanlar üzerine gittik, acılarımıza ortak aradık onları paylaşarak küçültük. Bunlar olurken aşk da gördük, hem de en naifinden. Hayat da böyle bir şey işte: "Mutlu son" her zaman tüm ekranı kaplamaz, siz kenarından köşesinden bulursunuz.

Filmin şarkısı Catherine Feeny sesinden  You Better Run sizlerle...


Fahişelere Güzelleme - Whores' Glory

Dün akşam bir belgesel izledim ki, zihnimden silinmeyecek diyebilirim. İsminden de anlayacabileceğiniz üzerine seks işçilerini anlatan bir çalışmaydı. Üç coğrafya: Tayland, Bangladeş ve Meksiko. Dünyanın yol açmak için kendilerini kenara ittiği kadınların hikayeleri. Bangledeş'deki küçük kız geliyor aklıma: "Ben bu sorunun yanıtını merak ediyorum, kim yanıt verebilecek bana? Neden bu dünyada kadınlar acı çekmeye mahkum, neden?"


 Bir yerlerde rastlarsanız izleyin derim: İnsanlığınızdan utanacağınızı baştan söylemeliyim. Belgesel'in müzikleri de bir o kadar etkiliydi. İyi bir karma soundtrack yapılmış. İşte onlardan ikisi...




31. İstanbul Film Festivali

İstanbul Gezentisi, 31 Mart - 15 Nisan arasında, iş ve uyku, tuvalet vb. temel ihtiyaçları haricinde 31. İstanbul Film Festivali seanslarında! Bundandır ki buraya yazacak zaman yok. Geçen gün dediğim gibi, şu izlediğim filmleri bir bir buraya yazacak zaman olsa da herkesle paylaşsam. Bugün henüz festivalin 7. günü ve daha izleyeceğim çok film var, film listemi buraya yazarak başlayayım bakalım. Filmler, yıpranmış çizelgemden yazılmaktadır, orjinal isimlerini yazmak için vakit harcamıyorum, dileyenler buradan bakabilirler. Bold olanlar, şimdiye kadar izlediklerim arasında gönlümde biraz daha fazla yer edinenlerdir.


  1. Gece Masalları
  2. Sibirya, Monamur
  3. Michael
  4. Kardeşler
  5. Cesaret
  6. Aşkın Karanlık Yüzü
  7. New York, New York
  8. Bir Dilek Tuttum
  9. Akasyalar 
  10. Michel Petrucciani
  11. Tanrının Kuzusu
  12. Sade Bir Hayat
  13. Gökyüzünde Bir Ayna
  14. Arirang
  15. İyi Niyetler
  16. İsyan 
  17. Nefes
  18. Gurbet Kuşları
  19. Yurtsuzlar
  20. Fahişelere Güzelleme
  21. Alpler
  22. Ave
  23. Leyla ile Kurtlar
  24. Afrika Ana
  25. Bir Devrimden Parçalar
  26. Kızıl Söz
  27. Tepedeki Ev
  28. Kaplan ve Ejderha
  29. Daha İyi Bir Hayat
  30. Süper Kahramanın Ölümü
  31. Bok Çukurundaki Kadın
  32. Gecikme
  33. İstanbul Sokak Köpekleri
  34. Hoşçakal
  35. Sadece Rüzgar
  36. Crulic - Öteki Tarafa Yolculuk
  37. Nehir Bir İnsandı
  38. Yalnız Gezegen
  39. Mutluluğa Boya Beni
  40. Uyuyan Ses
  41. Yasak Aşk
  42. Güzel Günler Göreceğiz
  43. Oslo, 31 Ağustos
  44. Kabuktaki Çatlaklar
  45. Barbara
  46. Gümüş Uçurum
  47. Ömer Beni Öldürmek
  48. Şeytanın Yüzü
  49. Kırışıklıklar
  50. Olduğun Gibi Gel
  51. Yarı Yolda 
  52. Altın Lale - Uluslararası Yarışma
Emek Sineması'nı çok özlüyorum. Şenlik, onsuz her gün daha öksüz...