Yalnızlık Halleri

Pazar günü sabahın erken saatlerinde Boğaz yollarına çıkılır, 15 km. aşkın yürünür de yürünür. Yürürken düşünmek gibisi, gözlemlemek gibisi, görmek ve üzerinden başka bulutlara dalmak gibisi, nehir yatağındaki coşkuyu yaşamak gibisi yok... Bir de ağaçlar elbet, mağrurlarım benim.




Geçen ay CRR konser salonunda 4 konsere gidebildim. Bunlardan  Gidon Kremer & Kremerata Baltica hala kulaklarımda olmasından mütevellit son zamanların en etkileyici konser deneyimimdi diyebilirim. Hele de Piazzola'dan patlatınca orkestra mutluluktan ölmek deyiminin nasıl bir şey olduğunu içimde hissettim.
İşte bu sabahın, bu kelamların müziği de onlardan gelsin istedim. Yakın zamanda akordeonumla icralarımı da buraya eklemek umuduyla der, sizi yaylılara sevk ederim.



Zaman

Zaman, umut, sebat, azim, tutku...



"Zaman zaman geçer aklımdan
Bu kadar nedir zor olan
Biraz ansam mazide kalsam
Belkide zaman tutulsam

Birgün gelir birgün geçere
Birbiri ardından
Zaman gelir anlamazsın
Demlenir ağır yaran

Birgün gelir birgün geçere
Birbiri ardından
Zaman gelir anlamazsın
Demlenir ağır yaran

Sendemi yandın kaosun içinde
Herkesin derdi aynı bir biçimde
Rüyaya dalsam hiçmi hiç uyanmasam
Arınır mı ruhum olanlardan

Birgün gelir birgün geçere
Birbiri ardından
Zaman gelir anlamazsın
Demlenir ağır yaran

Birgün gelir birgün geçere
Birbiri ardından
Zaman gelir anlamazsın
Demlenir ağır yaran"

Yaşıyorum!

Konserler, sergiler, filmler ve festival heyecanı üstüne bilet kuyrukları derken içimi kemirsede yazamadım kafama takılan şeyleri. Takılan derken salt kötü şeyler gelmesin akla, güzel şeyleri işte; siz anladınız zaten.

İki haftasonudur Burgazada'ya gidiyorum, haftanın arınmasını, ruhumu güzellemeye çalışıyorum. Bu yeryüzü, yeterince yorucu, karışık, kaotik ve sevgisiz olunca yine patili dostlarımla mutlu oluyorum. Verdiğiniz sevgiyi katlanarak aldığınız varlıklarla beslenmem neticesinde, gördüm ki; koşulsuz sevgi ve kuralsızlığı insanlardan beklemek pek bir hayal ürünü. Bu hiss-i müşterek yani bu bu koşulsuz ortakduyu öyle muhteşem bir şeydir ki kelimeler kifayetsiz kalır. Hala yeryüzünde tüm duyu organlarını kullanmaktan imtina etmeyen insanların olduğunu umut ediyorum. Her umut kırıntımı yeniden güvercinlere kaptırıp içim ezilse de, umutsuz da yaşanmaz ki...

Ofisin erken saatleri manzarası...
"Bir kuş uçar, gökyüzünde süzülür. - Bir çocuk bütün oyunlara yazılır..."

Dağ Filmleri Festivali Başlıyor

7. Dağ Filmleri Festivali 7 Mart Çarşamba (yani yarın) günü İstanbul'da başlıyor.  İstanbul'dan sonra festivalin,  İzmir ve Ankara ayağı da gerçekleşecek, belgesel, doğa sevdalıları tarafından her yıl özlemle beklenen festivalin bu yıl programı daha da muhteşem görünüyor.


Dağ Kültürü Derneği ile Mineral Event tarafından düzenlenen festival, tam bir gönüllük işi. "Maceraya Hazır Ol" temasıyla yola çıkan festival; 07 - 11 Mart 2012 tarihlerinde; doğa, keşif, macera ve belgesel, sinema tutkunlarıyla buluşmayı iple çekiyor. Her yıl olduğu gibi Dağ Filmleri Festivali'nde yine tüm gösterimler
ücretsiz. Fransız Kültür'de görüşmek üzere...














İstanbul Kültür Sanat Ajandanız İftiharla Sunar!

Son haftalarda gezilen görülen sergiler, sokaklar, gidilen konserler, izlenen oyunlar - filmler birikti de birikti. Biraz şu laptopun başına kendi zevklerim için oturamamaktan, en çok da bunun sonucunda doğan zamansızlıktan ötürü yazamadım aziz dostlarım. Elimde - fikrimde olanlardan şık bir potpuri yapıp sizlerle paylaşayım istedim lakin bu gece sadece bir sergiden bahsedebileceğim.


Mutluluk Fabrikaları

Ticari Yapılar Üzerine Bir Sergi
7 Şubat 2012 ‒ 17 Mart 2012
İstanbul / Feyziye Mektepleri Vakfı Galeri Işık - Teşvikiye

 Sergi Küratörü: Saitali Köknar
Sergi Koordinatörü: Pelin Derviş

Öncelikle 17 Mart'a kadar sergilenenbu sergiye iki kez gittiğimi söylemek istiyorum. Bir daha geçersem bir daha gireceğim, reklamında böylesi demeyin, gidince bana hak vereceksiniz eminim. Mutluluk Fabrikaları, VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi'nin sunduğu Bir Mimari sergi. En küçüğünden, en büyüğüne yoldan geçen herkesi etkileyebilecek ve yeni şeyler öğretip farkındalık yaratabilecek bir sergi. Emeği geçen tüm ekibin eline sağlık, Pelin Derviş'e de buradan yıldızlı bir selam ederim.


"Yaşadığımız çağ arzularımızın programlanıp yönlendirilebildiği, memnuniyet derecemizin nabzının tutulduğu, niyetlerimizin rakamlara vurulduğu, iç dünyalarımızın istatistiklere dönüştürülerek ölçülebilir olduğuna ikna olduğumuz bir çağ. Mutluluğu ölçebileceğimizi kabul ettiğimiz andan itibaren, mutluluğu yönetebileceğimiz fikrinin akla düşmemesi uzak bir ihtimal olurdu... Mutluluğun bu derece mal sahibi olmaya endekslendiği bir ortamda, artık alınıp satılabilir bir şeye dönüşmesi kaçınılmaz bir sonuç olabilir. Geriye, mutluluğun el değiştirdiği, planlandığı, yönlendirilip yönetildiği, üretilip dağıtıldığı mutluluk fabrikalarını ‒ofisleri, sergileme yapılarını, alışveriş merkezlerini‒ inşa etmek kalıyor. Peki, bu önermeler ne kadar gerçek? Sorgulamaya ticari yapıları oluşturan ilişkileri anlayarak, onlara biçim veren sebepleri inceleyerek başlayabiliriz. Belki bu sebepler ve ilişkiler üzerine düşünerek ticari yapıları ‒bu sefer yönlendirilmiş değil, kendimize has arzularımızla‒ biçimlendirip dönüştürebiliriz. Kendi ticari yapılarımızı üreterek, mutluluğumuza ve iç dünyalarımıza ilişkin yeniden söz sahibi olabiliriz."


Tüm sergi boyunca bu kartları kurcalabiliyorsunuz, her gün önünden geçtiğiniz yapılar hakkında sırlar bu kartlarda.


                                                                           Yatırım Değeri - Umut Tarlaları
İstanbul’da sanal bir arsadaki AVM, ofis ve konut projelerinin toplam getirilerinin kıyaslanabildiği bir karşılaştırma modeli.
Kamusallık - Dikkat Kaygan Zemin!
Alışveriş merkezleri, kapalı ofisler vs. çoğaldıkça, kendimizi rahatça ifade edebildiğimiz ve farklı olanlarla karşılaşabildiğimiz kamusal alanlar daralıyor mu? sorusunu soran bol oyunlu bir bölüm. Magnetlerle AVM'lerde kendi alanınızı yaratıp, bu magnetleri de sergi hatırası olarak alabilirsiniz. Ben AVM kapısına piknik yapan bir çift bile yerleştirmişim. :)
Anahtar Yapılar - İyi, Kötü, Çirkin
İMÇ, Perpa, İş Kuleleri, Galleria gibi binaların değerleri - ağırlığını görünce şaşıracaksınız!


Farklı meslek gruplarına ait kişilerin çalışma masalarının fotoğraflarının sergilendiği bölüm.
Mutluluk - Komşunun Tavuğu

Kim mutlu olmak istemez ki? Sorunun ardındaki tekinsizlik, mutluluk ölçütünün varlıklı olmakla ilişkilendiği bir çağda ve herkesin aynı oranda zenginleştiği durumda, mutluluk algısının değişmiyor olmasında yatıyor. Herkesin üstü açık arabalarda dolaştığı bir ülkede, üstü açık araba sahibi olmanın bir cazibesi kalmıyor. Günümüzde mutlu olmayı istemek, masumiyetini yitirip sahip olamayanlar için düzenlenmiş bir gösteriye dönüşüyor. 




Serginin mutluluk şekeri sizleri mutlu eder mi bilmem ama bu sergiye gitmezseniz mutsuz olursunuz, buraya da yazıyorum. :) Şaka bir yana, çocuğunuzu, eşinizi dostunuzu takın kolunuza bir uğrayın, son gün 17 Mart. Yaşadığınız şehri bir de bu yönleriyle görün. Sergi hakkında geniş bilgi de burada sizi bekliyor.

Beşiktaş Cihannüma Panagia Rum Ortodoks Kilisesi

Sokaklarda genelde cingöz cingöz dolaşırım, ayrıntı, tarih, mimari vs. gözümden kaçarsa affetmem. Her gün aynı yollarda yürüseniz dahi kesin yeni gördüğünüz şeyler olur ya da benim gibi bir gün kaybolursa diye fotoğraflamak istediğiniz bir ayrıntı. İşte bunlardan biri sizlerle; Çırağan Caddesi'nden, canım caddemden...

Beşiktaş Cihannüma Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi bir diğer adıyla Beşiktaş Cihannüma Panagia Rum Ortodoks Kilisesi'ni Çırağan Caddesi'nden her geçen görmüştür diye düşünüyorum. Ben içine hiç giremedim ama 26 Temmuz'u şimdiden takvimime işaretledim, umarım bu yıl gidip görebilirim.


Çırağan Caddesi tarafındaki duvarında yazan OMENTOIM (Kutsal ışık olabilir?) yazısını sonunda çekebildiğim için mutluyum. Çocukken bu yazı hakkında ne varsayımlarda bulunur, ne hikayeler yazardım şimdi anlatsam absürd komedi çıkarırım. :)


Kilise hakkında en temel bilgiye byzantiumistanbul.com sitesinde rastladım. Şuraya kısaca copy paste etmenin yerinde olduğu kanaatindeyim.

"Kilise Beşiktaş Meydanı yakınındaki Çırağan Caddesi üzerindedir. Yunanistan’dan gelen rahiplerin ayin yapabildikleri kilise T. Smith tarafından 1669’da kayıt edilmiştir. S. Hovhannesyan kiliseyi 18. yüzyılın sonunda Beşiktaş’taki iki Rum kilisesinden biri olarak kayıt etmiştir. Günümüzdeki kilise kitabesine göre 21 Ocak 1830’da yakındaki tersane işçileri tarafından yapılmış ve kullanılmıştır.

Dıştan 24.41 x 17.92 m ölçülerindeki yapı yaklaşık 7.9 m yüksekliğindedir. Bazilika planlı ve üç nefli kilisenin Parekklesionu ve ayazması Azize Paraskevi’ye adanmıştır. İkonostasisin üst kısmındaki çerçevelerin içine Hz. İsa’nın hayatından alınma sahneler yerleştirilmiştir. Altta ise soldan itibaren; Panagia Genethlion, Meryem ve Çocuk İsa, Hz. İsa, İoannes Prodromos tasvirleri vardır. Ambonun orta nefe bakan yüzlerinde ise Hz. İsa ile İncil Yazarları tasvir edilmiştir. Naosa bakan arşitravın ön yüzü Havari portreleri ile kaplanmıştır. Apsis yarım kubbesi ise çok güzel bir Platitera Meryem tasviri ile süslenmiştir. Galerinin ön cephesindeki İncil’den alınma sahneler oldukça dikkat çekicidir. "  

Güvercinlerin Banyosu

Sabah, güvercinler günlük temizlik ve su içme seansında! Taksim Meydanı, metro çıkışının hemen kenarı, arada bakın genelde sabah oradalar...

 

Beyoğlu Sabahları

İstiklal Caddesi'nde Bir Mahmur'u ilk kez bu yılın başlarında gördüm. Geçtiğimiz ay da, iki sabah yine aynı yerde karşılaştık onunla. Kendisi arkadaş yapmış, artık boz köpek ile beraber takılıyorlar. Pek mutlu görünüyorlar, özellikle de birisi onları sevince. Varsın, gudubet insanlar bize şaşkınlıkla baksın!

Şubat ayının ortaları, neredeyse aynı yerde etrafı izliyor.

Aynı sabah, ben yanına gidince arkadaşı da geldi. Bundan sonrası patiler, oyunlar...

Geçen haftalarda, yine bir sabah ters köşede iki dost uyku halinde.
Güzellik uykusu mu dediniz?
Hepsi numara! Hummalı bir sevgi tek istediği...
Sokak köpeklerinde olan güvenli insan buldum hali..