Uyuyunca Geçmiyor

Uykudan önce insanın aklına türlü türlü şeyler gelir. Onlar, sanki bir ritüel gibi tam da o anlarda sizi yoklar, sizi oradan oraya sürükler, sonra da düşünme girdaplarına sokup, girdaplarda kaybolup sızmanızı salık verirler. Benim başım da yastıkla hasbihale girdiğinde hep aklıma, lise çağlarında edebiyat aşkıyla kavrulduğum dönemlerde Tezer Özlü'nün sayesinde tanıdığım Pavese'den bir alıntı gelir:

Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçecekmiş gibi gelecek. Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçmeyecek.
 

Korkmayın, içinden çıkılamayacak sorunlarım, deva bulunamayacak dertlerim yok, sıkıntılar aşağı yukarı hepimizde aynı! Hepimiz derken, anlayın işte: duyargaları açık olanlar.
Yalnız bu son yıllarda yaşanılanlar, duygu durumumuzu, alışkanlıklarımızı, zaman tüketimimizi fark etmesek de çok etkiledi. Her yeni güne uyandığımızda, bugün ne olacak acaba diye korku dolu gözlerle sorar olduk ve hatta bugün bir yerlerde bizim ruhumuz duymadan ne acılar yaşanacak, ne düzenbazlıklar çevrilecek kaygısıyla...

Yüreklerimiz büklüm büklüm, sinirlerimiz laçka, umutlarımızın şarjı bitmeye yüz tutmuş, kaygılı halet-i ruhiyeler içersindeyiz. En azından eskisinden daha fazla...

İnsan için, hayvan için, mahalle için, tarih için, nehirler, dağlar, yaylalar için, kültür & tabiat varlıklarının işte tümü için, sanat için, adalet için, çocuk için, eğitim için, geçmişimiz ve geleceğimiz için parça parça oluyoruz. Parça parça olmakla da kalmayıp "suçlu" oluyoruz.

Bugün -sanırım artık dün demeliyim- 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun değiştirilmesine ilişkin yasa tasarısı ve teklifiyle ilgili Meclis Çevre Komisyonu toplantısı vardı. Burada uzun uzadıya yazacak ne ezberim, ne de mecalim var. Sosyal medya vs.'den gördüğünüz üzere, resmen hayvan katliamına dönüşecek yasa tasarısı, hayvan deneyleri, sokak köpeklerinin yok edilmesi (malum fazla yer kaplıyorlar, uyudukları yerlere belediye çay bahçeleri ya da binalar dikilebilir) gibi başlıklardan oluşuyordu. Toplantı sonucunu merak edenler buradan okuyabilir, bitti mi hayır, mücadeleye devam!

Yeryüzünün sadece kendisine ait olduğuna inanan insanoğulları size de "zavallı" gelmiyor mu? Maalesef ki, o zavallılar içinde umudumuzu kaybetmeden yaşamak için çırpınıyoruz. Ama elbette ki umut var, umut işte tam da şu yavru köpeğin gözlerinde...


2 yorum :

Adsız dedi ki...

Söyleyeceklerine pek de eklenecek bir şey yok. (Maalesef ki) günümüzdeki tabloyu çok güzel özetlemişsin. Bilge Olgaç'ın bir filmine de isim verdiği gibi yine de "Umut Hep Vardı"

euphrates dedi ki...

Ne güzel hatırlattın. O zaman ben de tabağı boş göndermeyeyim: "Das Leben Der Anderen"den "İyi Bir İnsan İçin Sonad” eşliğinde "Umut, en son terk eder" diyeyim.