Yürümeye övgüler yetmez

Farkındayım, bu İstanbul gezentisi, üç aydır blog konusunda tembellik ediyor. Yine geziyor, görüyor, not ediyor ama buraya yazmak konusunda dedikleri gibi sınıfta kaldı. Son haftalarda pazar günleri trekkinglere gidip İstanbul'u diğer İstanbullulara bıraksa da, Rumeli Feneri'nde keyif yapmak, sergilerde dolaşmak, müzelerin takipçisi olmak asli görevi. Gezentiler, yerinde duramayan insanlardır. Çok uykuyu sevmezler, erken kalkıp yol alan, yollara - yürümeye övgüler sıralayanlardır.  Doğada trekkinge, İstanbul'da asfalt trekkingine bayılırlar. Son dönemde İstanbul'a yakın güzergahlarda yürüdüm. Evvelki haftalarda Geyve dolaylarındaki rotalarda, geçen hafta da Gebze dolayları, bu hafta da İznik var. Bakalım, yürüşler sonunda bu yıl kaç km. yapacağım? :)

Yürürken insanın kendini sınaması, kendini bir bakıma doğaya teslim etmesi, bol oksijen, bol yeşilin insana kattığı enerji bir başka. Ayrıca karşınıza çıkan kocayemişleri, böğürtlenleri yemek de hediyesi.

Bu yazı bloga tekrar ısınma yazısıydı. Her yürüyüşümde andığım, her defasında nefesini hissettiğim biriciğim Aydın Erel'i, ben çocukken gezdiği yerleri anlatan heyecanıyla her defasında hatırlıyor ve huzurlarınızda anıyorum. Onu çok özlüyorum.



0 yorum :