Yolda yürürken oynanan oyunlar, yalnız oynanması en keyifli oyunlar topluluğudur. Hem de oynamak için sadece bir yolunuz olması yeterlidir. Benim gibi İstiklal Caddesi gibi bir caddede çalışıyorsanız, oynaması keyifli, sabah saatlerinde zihin açıcı özelliği taşır. Şöyle ki efendim, her sabah aynı saatte gittiğiniz yoldaki karşıdan gelen insanları kaydetmek ve bunlar üzerine fikir yürütüp, ertesi gün görülecek mi, görülecekse nerede? (yani dünden önceki aynı konumda mı, yoksa biraz daha farklı bir konumda mı?) gibi sorularla keyifli bir boğuşma oyunu.
Misal, caddede yürümeye başlanır, dün Halep Pasajı mevkiinde kaydettiğimiz, üzerindekilerden yeşil rengi sevdiği belli, muhtemelen çevredeki bankalarda çalışacak kıvamdaki, takımlı ablayı, Fransız konsolosluğu mevkiinde gördüysek ya o erkencidir bugün, ya biz geç kalmışızdır. Hemen bunun muhasebesi yapılır önce. Üzerinde spor bir kıyafet olduğundan dün biçtiğiniz meslek bugün geçerliliğini kaybeder. (Hani bankacı demiştik.) bu kaydettiklerimiz birikir birikir, artık aynı saatlerde karşılıklı yol aldığınız insanlara belli sıfatlar tanımlar, belli özelliklerini algılamaya başlarsınız. Keyiflidir ama her gün yapılmaması sanki daha iyi olur, çünkü yorucu bir meşgaledir. Gözlem, gözlerinizi açar ve yanında hayal gücünüzü genişletmek de paha biçilemez.
Yalnız ya da bir dostunuzla oynanması çok keyifli olan bu anlatacağım yeni oyun için, öncelikle yılların yol ve oyun arkadaşı Evrim'e bir selam etmek isterim. Kendisiyle bu oyununu epey yollarda oynamış, oyunun yıldızları olmuştuk. Bu oyunumuzun da kuralları çok basit. Yolda yürürken, karşınızdan gelenlerin gözlerinin içine bakmak ve hatta gözlerinin içine bakarak gülümsemek!
Bu oyunları oynarken bir yığın yüz, ifade, mimik yakalarsınız, bu yakaladıklarınızı bir gün belki de bir yerlere taşırsınız. Benden söylemesi, ben yaptım, biliyorum. Orhan Veli de yapmış anlaşılan...
Sokakta giderken, kendi kendime
gülümsediğimin farkına vardığım zaman
beni deli zannedeceklerini düşünüp
gülümsüyorum.
0 yorum :
Yorum Gönder