Filmler, Kitaplar, Umutlar...

"Another Year" filmini izledim bugün. İster domates ol, ister balkabağı, ister insan... Filizlenirsin bazen, bazen yeşerir, meyve dahi verirsin, son hasatlar toplanır, kış gelir bazen toprak dinlendirilir. Ne olursa olsun mutlak yalnızlık bakidir, bunu Mike Leigh  ustaca dillendirmiş filminde, ne çok ayrıntı ne çok ironi vardı. İletişimsizlik, samimiyetsizlik, aşksızlık, sevgisizlik, yaşlılık, ölüm etc. etc. etc. Neredeyse tüm film boyunca onların yanındaydım, daha yeni toparlandım diyebilirim.


 Filmden çıktıktan sonra pek sevdiğim yazar Haruki Murakami'nin Noruvei no mori (İmkansızın Şarkısı) kitabının uyarlaması olan filmi 4 gün sonra izleyeceğimi anımsadım. "Umarım iyi bir uyarlamadır" diyerek günleri sayacağım kesin. Az önce bir kez daha filmin trailerini izledim sanki kitabı kadar iyi bir yapıt olmayacak gibi kuşkular düştü, bakalım bakalım...

"Yaşamın bir bisküvi kutusuna benzediğini düşün, yeter... Bir bisküvi kutusunun içinde, her tür bisküvi vardır, sevdiklerin de, pek sevmediklerin de, öyle değil mi? Ve insan sevdiğini önce yerse geriye pek sevmedikleri kalır sadece. Ben kötü günler geçirdiğimde hep böyle düşünürüm işte. Şimdi bunu yaparsam, sonrası daha kolay olur, derim kendi kendime. İnan bana, yaşam bir bisküvi kutusu gibidir." 
(Haruki Murakami, İmkansızın Şarkısı)



0 yorum :